Bu yılın eylül ayında pek çok Avrupa ülkesi, yüksek seviyede radyasyon kirliliği belirlediklerini ve kaynağının da Rusya veya Kazakistan olduğunu açıklamışlardı. Rusya bu iddialara karşı, bölgelerinde herhangi bir nükleer kaza olmadığını belirtmişti. Oluşan radyasyon bulutu çoğu Avrupa ülkesine ulaştı. Konu ile ilgili çalışmalar yürüten Fransız Nükleer Güvenlik Enstitüsü IRSN, atmosferde normalin üstünde, radyoaktif özelliği olan rutenyum-106 izotopu belirlediklerini ve bunun doğal olamayacağını duyurmuştu.

Eylül ayı sonlarında Rusya Meteoroloji Servisi, Ural dağlarında Argayash köyüne yakın mesafede, normalin 986 katı rutenyum-106 ölçümü yaptıklarını duyurdu. Ayrıca, Mayak nükleer yakıt işleme tesisinin de bu bölgeye yakın olması, akla nükleer bir kaza düşüncesini getirmişti. Fakat, Rusya Atom Enerji Ajansı, kirlenmenin Mayak tesisiyle alakalı bir durum olmadığını ve bölgedeki rutenyum-106 seviyesinin çok düşük olduğunu açıkladı. Rutenyum-106, nükleer yakıtların yeniden kazanım işlemini sonucunda açığa çıkan bir maddedir. Ayrıca göz kanseri tedavisinde ışın kaynağı olarak da kullanılır. Bu yüzden, kirliliğin bir nükleer tıp merkezinden olabileceği de düşünülüyor.

Bu açıklamalara göre kirliliğin kaynağı hala kesin olarak bilinmiyor. Fakat kirlilik, 28 Avrupa ülkesinde ölçülebilir durumdadır.

Nükleer güvenlik uzmanları, kirliliğin insan sağlığını etkileyecek bir tehlikeye sahip olmadığını belirtti. Fransız Nükleer Güvenlik Enstitüsü uzmanlarından Jean-Christophe Gariel, "Eğer böyle bir kirlenme Fransa'da olsaydı, sızıntı kaynağına 2 kilometreden yakın tüm yaşam alanları tahliye edilir ve 40 kilometrelik alanda tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi yasaklanırdı" dedi. Ayrıca İngiltere Surrey Üniversitesinden Prof. Paddy Regan, "Normalin 900 katı radyasyon şaşırtıcı gelebilir fakat normal düzey nerdeyse sıfırdır. Yani normalin 900 katı da sıfıra çok yakın bir değerdir. Bu yüzden tehlike olmadığını düşünüyorum" açıklamasını yaptı. Yani uzmanlara göre kaygılanacak bir durum yok.

Avrupa'ya dağılmış olan Rutenyum-106 kirliliğinin 5 veya 6 yıl daha ölçülebilir şekilde atmosferde kalacağı belirtildi.